Amerika'nın son dönemde dijital para alanındaki yasama hareketleri geniş bir takip et uyandırdı. "GENIUS Yasası"nın kabulü ve "CLARITY Yasası"nın Temsilciler Meclisi'ndeki ilerlemesiyle Amerika, küresel kripto varlıklar faaliyet merkezi olma yönünde adımlar atıyor gibi görünüyor. Ancak, bu eğilimin arkasında dikkat edilmesi gereken riskler gizli.
2024 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Simon Johnson, bu konuda derinlemesine görüşler ortaya koydu. Yeni yasaları destekleyen kişilerin, kendilerinin kurduğu tuzaklara düşmemek için dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyor.
Johnson, kripto sektörünün siyasi bağışlar gibi yollarla siyasi arenada oldukça büyük bir etki kazandığını belirtti. Bu etkinin sonucu olarak, yeni çıkan yasaların sektörün çıkarlarını koruma eğiliminde olduğu, sağlam bir düzenleyici çerçeve kurmaktan ziyade, ortaya çıkıyor. Bu eğilim, makul ve gerekli düzenleyici önlemlerin uygulanmasını engelleyebilir.
Dikkate değer olan, bazı insanların Amerika'yı 'dünyanın Kripto Varlıklar başkenti' haline getirmeyi ummasına rağmen, bu vizyonun finansal piyasaların uzun vadeli istikrarı ve yatırımcıların menfaatleriyle uyumlu olup olmadığı konusunda hâlâ tartışmaların olduğu. Düzenleyici eksiklikler, piyasa risklerinin artmasına neden olabilir ve hatta potansiyel bir finansal krizi tetikleyebilir.
MIT Sloan Yönetim Okulu profesörü ve CFA Derneği Sistematik Risk Komitesi eş başkanı olan Johnson'ın görüşleri üzerinde düşünmemiz gerektiği açıktır. Yeniliği kucaklarken, sağlam bir düzenleyici sistemin inşa edilmesinin önemini göz ardı etmememiz gerektiğini hatırlatıyor.
Dijital Para çağında, yeniliği teşvik etme ile piyasa katılımcılarını koruma arasında nasıl denge kurulacağı, politika yapıcıların karşılaşacağı büyük bir zorluk olacaktır. ABD'nin bu yasama girişimleri, şüphesiz küresel Kripto Varlıklar düzenleme yapısını derin bir şekilde etkileyecek ve bu gelişmelerin sürekli olarak takip edilmesi gerekmektedir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Amerika'nın son dönemde dijital para alanındaki yasama hareketleri geniş bir takip et uyandırdı. "GENIUS Yasası"nın kabulü ve "CLARITY Yasası"nın Temsilciler Meclisi'ndeki ilerlemesiyle Amerika, küresel kripto varlıklar faaliyet merkezi olma yönünde adımlar atıyor gibi görünüyor. Ancak, bu eğilimin arkasında dikkat edilmesi gereken riskler gizli.
2024 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Simon Johnson, bu konuda derinlemesine görüşler ortaya koydu. Yeni yasaları destekleyen kişilerin, kendilerinin kurduğu tuzaklara düşmemek için dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyor.
Johnson, kripto sektörünün siyasi bağışlar gibi yollarla siyasi arenada oldukça büyük bir etki kazandığını belirtti. Bu etkinin sonucu olarak, yeni çıkan yasaların sektörün çıkarlarını koruma eğiliminde olduğu, sağlam bir düzenleyici çerçeve kurmaktan ziyade, ortaya çıkıyor. Bu eğilim, makul ve gerekli düzenleyici önlemlerin uygulanmasını engelleyebilir.
Dikkate değer olan, bazı insanların Amerika'yı 'dünyanın Kripto Varlıklar başkenti' haline getirmeyi ummasına rağmen, bu vizyonun finansal piyasaların uzun vadeli istikrarı ve yatırımcıların menfaatleriyle uyumlu olup olmadığı konusunda hâlâ tartışmaların olduğu. Düzenleyici eksiklikler, piyasa risklerinin artmasına neden olabilir ve hatta potansiyel bir finansal krizi tetikleyebilir.
MIT Sloan Yönetim Okulu profesörü ve CFA Derneği Sistematik Risk Komitesi eş başkanı olan Johnson'ın görüşleri üzerinde düşünmemiz gerektiği açıktır. Yeniliği kucaklarken, sağlam bir düzenleyici sistemin inşa edilmesinin önemini göz ardı etmememiz gerektiğini hatırlatıyor.
Dijital Para çağında, yeniliği teşvik etme ile piyasa katılımcılarını koruma arasında nasıl denge kurulacağı, politika yapıcıların karşılaşacağı büyük bir zorluk olacaktır. ABD'nin bu yasama girişimleri, şüphesiz küresel Kripto Varlıklar düzenleme yapısını derin bir şekilde etkileyecek ve bu gelişmelerin sürekli olarak takip edilmesi gerekmektedir.