Blok Zinciri Teknolojisi Gelişimi Gözden Geçirme ve Finans Alanında Uygulama Beklentileri

2015 yılında, Ethereum ana ağının piyasaya sürülmesi Blok Zinciri teknolojisi için akıllı sözleşmelerin yeni bir çağını başlattı ve bu, Bitcoin dışındaki çeşitlendirilmiş uygulama senaryolarının temelini oluşturdu. O zamandan beri, Blok Zinciri sadece Bitcoin'in arkasındaki dağıtık defter teknolojisi ile sınırlı kalmadı, aynı zamanda "merkeziyetsizlik" ve "güvenilir işbirliği" ile ilgili daha fazla beklentiyi üstlendi.

Blok Zinciri ile fon akışı arasında doğal bir uyum olduğu için, geleneksel finans alanı öncelikle buna dikkat etmeye ve fonların hesaplaşma ve tasfiye gibi süreçlerinin optimizasyonu için uygulamaya çalışmaya başladı. 2015 yılında, birçok tanınmış finans kurumunun blok zinciri teknolojisine büyük ilgi gösterdiğini ve bunun hesaplaşma aşamasındaki uygulamalarını araştırdığını belirten bir otorite raporu yayımlandı. 2017 yılının sonunda, bir teknoloji devi, sınır ötesi ödemeler, eğitim, gıda güvenliği, kimlik doğrulama, sigorta, deniz taşımacılığı gibi birçok alanı kapsayan blok zinciri iş birliği projeleri açıkladı ve gelecekte daha fazla sektörün blok zincirinden doğrudan etkileneceğini öngördü.

Gerçekten de, bu tahmin doğru çıktı. 2017 ile 2021 yılları arasında, birçok sektörde bir "Blok Zinciri yenilik dalgası" başladı. 2018'de yapılan bir küresel anket, katılımcı üst düzey yöneticilerin %84'ünden fazlasının kendi şirketlerinin belirli bir ölçüde blok zinciri alanına girdiğini belirttiğini gösteriyor ve bu, o dönemdeki "Blok Zinciri coşkusu"nun yaygın bir yansımasıydı. Ancak, bu keşifler çoğunlukla "izinli defterler" üzerinde yoğunlaştı, esasen blok zincirini kullanarak şirket içi veya ortaklar arasındaki veri paylaşımı ve izleme sağlamakta. Fakat, şirketlerin mevcut dijital altyapıları ve blok zinciri yönetiminin eksikliği nedeniyle, teknolojinin potansiyeli tam anlamıyla serbest bırakılamadı.

"Yönetim" bir zamanlar blok zinciri topluluğunun en çok rahatsız olduğu konulardan biriydi, ancak zamanla, insanların yönetimin yalnızca blok zincirinin olgun uygulamalarını teşvik etmenin anahtarı değil, aynı zamanda bir gereklilik olduğunu fark etmeleri gerekti. Birçok uluslararası otorite raporu, blok zincirinin olgunluk dönemine girmesi için, teknik atılımların yanı sıra standartlaşma, düzenleyici çerçeveler gibi teknik olmayan alanlarda da sürekli çaba sarf edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

"Yönetim" ana tema haline geldiğinde, Blok Zinciri uygulama yolları da idealdeki "devrim" ve "yıkım"dan, mevcut sistemlerle "evrimsel entegrasyon"a doğru kaymaya başladı. 2021 sonrasında, insanlar Blok Zinciri'ne olan ilgilerini yeniden finans alanına yönlendirdi; özellikle "Tokenizasyon"a. Tokenizasyon, geleneksel varlıkların (para, tahvil, hisse senedi gibi) Blok Zinciri gibi programlanabilir platformlarda kaydedilen ve dolaşan dijital forma dönüştürülmesi anlamına gelir. 2017 yılındaki vahşi ICO patlamasından farklı olarak, son yıllardaki tokenizasyon uygulamaları------örneğin, merkez bankası dijital para birimleri, bazı bölgelerdeki stablecoin yasaları, RWA (gerçek dünya varlıkları) gibi------mevcut finansal sistemin avantajları üzerine Blok Zinciri'ni entegre etmeye daha fazla vurgu yapıyor ve aynı zamanda uyum ve risk kontrolüne de dikkat ediyor.

Son on yılda, birçok sektör iş yenilikleri arayışı içinde blok zincirini keşfetmeye hevesli olsa da, çoğu uygulama hâlâ "şeffaflık" ve "kamusal defter" etrafında dönmekte, gerçek anlamda yerine geçilemez bir çekirdek işlevsellikten yoksundur. Birçok senaryoda, blok zinciri mevcut veritabanı teknolojisinin bir tamamlayıcısı olarak daha fazla işlev görmektedir, köklü bir dönüşüm değil. Örneğin, tedarik zinciri izleme, kamu bağış kayıtları ve bazı devletlerin elektronik fatura sistemleri, genellikle süreçleri köklü bir şekilde yeniden şekillendirmek yerine, güven artırmak amacıyla blok zincirinden yararlanmaktadır.

Blok Zinciri'nin gelişim yolu çoğu zaman "ayağını ıslatmadan yürümek" hissini veriyor. Teknolojik yenilik olarak değerini kimse inkâr etmiyor, ancak gri sektörler dışında birçok sektörde Blok Zinciri, ana ihtiyaçları gerçekten karşılamıyor; pek çok göz alıcı deneme de "yenilik için yenilik" haline gelmekten kaçamıyor. Bugün, insanların Blok Zinciri'ne olan beklentileri bir zamanlar finansal alandan çeşitli sektörlere yayıldı, sonunda yine finansa dönüş yaptı ------ neticede insanlar, finansın belki de Blok Zinciri'nin şu anki en gerçek ihtiyaç ve uygulama alanı olduğunu fark ettiler.

Son yıllarda, bazı bölgeler, uyum ile yenilik arasında bir denge bulmaya çalışarak kaliteli dijital varlık projelerini çekmek ve offshore para, sınır ötesi ödeme ve varlık yönetimi gibi alanlarda uluslararası finans merkezi konumlarını pekiştirmek için çaba sarf ediyor. Ancak, bu yön aynı zamanda birçok zorlukla karşı karşıya. Stabil coinler örneğinde olduğu gibi, küresel piyasalarda genellikle "kazanan her şeyi alır" modeli hakimdir ve ABD doları stabil coinleri uzun süre boyunca perakende (C tarafı) işlemler ve değer saklama alanında baskın konumda olmuştur. Diğer para birimi stabil coinleri, piyasadan sıyrılmak istediklerinde, daha net bir farklılaştırma konumlandırmasına ve destekleyici ekosistem inşasına ihtiyaç duyarak offshore finans merkezi olarak benzersiz avantajlarını tam anlamıyla kullanmalıdır. Regülasyonlar kademeli olarak geliştikçe ve denemeler derinleştikçe, kontrol edilebilir riskler altında, blok zinciri ile geleneksel finans sistemlerinin avantajlarını organik bir şekilde birleştirebilirlerse, bazı finans merkezleri hala küresel dijital finans haritasında önemli bir yer edinebilir ve gerçekten bir "köprü" ve "deneme alanı" haline gelebilir.

Blok Zinciri, finans alanında "ayağını ıslatmadan" çıkıp çıkamayacağını zaman gösterecek, ancak en azından yönü giderek daha netleşiyor.