Bitcoin ekosistemi her zaman insanların ilgi odağı olmuştur, ancak BTC Layer2 kısa bir refah döneminin ardından tekrar dip noktasına düştü ve bu durum bazı kişilerin BTC ikinci katman anlatısının mantıklılığından şüphe duymalarına neden oldu; ayrıca, çoğu BTC saklama çözümü çoklu imza/MPC modelinden kurtulamıyor, bu da BTC ekosisteminin gelişimini sınırlayan önemli bir darboğaz haline geldi.
Bu konuda, bitcoin ekosistemi ve Layer2 yapısının mevcut durumu, bitcoin varlıklarının saklanmasıyla ilgili sorunlar, varlık saklama planlarının benzersiz tasarımı, uygulama zincirine dayalı borsalar ve BTCFi projelerinin prensipleri üzerine ilgili uzmanları davet ettik ve tartışmalar yaptık. Uzmanlardan biri, çoğu bitcoin ikinci katmanının sahte bir kavram olduğunu belirtti; herkesin gerçekten yapması gereken, BTC'nin uygulama alanlarını genişletmek, özellikle BTCFi'dir.
Aşağıda bu konuşmanın metin kaydı bulunmaktadır:
Uzmanlar, çoğu Bitcoin ikinci katmanının "WBTC-Ethereum" modelinin dışına çıkmadığını, özellikle EVM tabanlı Layer2'lerin, "kaynak zincirde varlıkların kilitlenmesi, hedef zincirde eşleşen varlıkların mintlenmesi" ile sınırlı olduğunu belirtiyor. Bu, Bitcoin'in WBTC yöntemiyle Ethereum'a geçiş yapmasından temel bir fark taşımıyor. Üstelik, çoğu ikinci katmanın çapraz zincir köprü kısımları, hatta WBTC kadar güvenli ve güvenilir bile değil.
Bitcoin için "ölçeklendirme" basit bir sahte kavram ve sahte bir ihtiyaçtır; gerçek acil ihtiyaç, uygulama alanlarını genişletmektir. Babylon gibi projeler, Bitcoin'in potansiyelini serbest bırakan kaliteli örneklerdir; Bitcoin'in POS blok zincirinin ekonomik güvenliğine güç katmasını sağlar ve işlevsellik açısından Bitcoin'i genişletir.
BTCFi, daha çok Bitcoin'in finansal senaryolarını genişletmekle ilgili, bu BTC Layer2'nin anlatımından daha detaylıdır ve odak noktası da daha yoğundur. Bitcoin zincirinde yıllardır o kadar çok BTC uyku durumunda kalıyor ki, birçok eski OG, Bitcoin'lerini soğuk cüzdanlarda tutmayı tercih ediyor, finansal etkinliklere katılmak yerine. Bunun temel nedenleri, birincisi çoğu platformun varlık güvenliğini gerçekten sağlayamaması, ikincisi ise çekici bir şeyin eksikliği. Eğer BTCFi gelişimini tamamladıysa, Bitcoin ekosistemindeki birçok sorunu değiştireceğine inanıyorum.
Uzmanlar, birçok BTC büyük sahibinin varlıklarının faiz kazanma ihtiyacı olduğunu düşünüyor, ancak bunun için yeterince güvenli bir yere yatırılması gerekiyor. Birçok büyük yatırımcı veya büyük kurum varlık güvenliğine çok önem veriyor, hatta adım atarken çok dikkatli davranıyorlar; varlıklarını bir platforma yatırmaya istekli olup olmadıklarının gerekli koşulu güvenlik.
Babylon örneğinde olduğu gibi, aslında Babylon'un bir kusuru var, bu da BTC büyük sahiplerini çekmesini engelliyor, çünkü cezalandırma mekanizması bulunuyor. Babylon'un mekanizma modelinde, BTC staking yoluyla bir PoS uygulama zincirine ekonomik güvenlik sağlıyor ve karşılığında bu uygulama zincirinin token'ını teminat ödülü olarak alıyor. Ancak bu uygulama zincirinin token'ı, elinizde tuttuğunuz gerçek BTC ile kıyaslandığında aslında bir hava parası gibi. Ve PoS staking sürecine katılırken, BTC'nin cezalandırılması mümkün; yani kazanılan ödül bir yığın hava parası olabilir ve bedeli ise gerçek BTC'nizi kaybetmek olacaktır, bu da büyük sahipler için kabul edilmesi zor bir durumdur.
Benzer bir mantıkla, çünkü çoğu BTCFi projesinin katılımcılara sağladığı teşvikler temelde Alt Coin'dir, bu insanlar seni dinlemek istiyorlarsa, en iyisi yaptığın şeyin yeterince güvenli olmasını sağlamak, işte bu da varlık güvenliğinin değeridir.
Uzmanlar, BTC için güveni azaltan bir varlık yönetim çözümü tanıttı ve kullanıcılara zorunlu çekim, kaçış kapsülü gibi mekanizmalar sunarak BTC'nin BTCFi gibi senaryolara güvenli bir şekilde katılımını sağladı. Ayrıca, çapraz zincir köprüleri, yeniden staking, BTC bazlı stabilcoinler, oracle'lar, zincir üstü ticaret platformları gibi hizmetler için BTC yönetim tesisleri sağlıyorlar.
Daha anlaşılır bir şekilde özetlemek gerekirse, çünkü BTCFi neredeyse tamamen zincir dışı bileşenlere bağımlıdır, BTC'niz zincir dışı bir şeyle etkileşime girmeye çalıştığında, BTC'nin hala güvenliğini nasıl sağlayabilirsiniz? Bu, varlık saklama yöntemleri ile ilgilidir. Çoğu köprü ve ticaret platformu ile Defi platformlarının temel işi varlık saklamadır; varlıklarınızı üçüncü bir tarafa emanet edersiniz, ihtiyaç duyduğunuzda geri alırsınız, ancak fonların saklayıcı tarafından çalınmamasını veya alıkonulmamasını nasıl garanti edebilirsiniz, ayrıca izinsiz bir şekilde Bitcoin'i BTC zincirine zorla geri nasıl alabilirsiniz, bunlar düşünülmesi gereken konulardır.
Buna dayanarak, önceden imzalanmış, Taproot ve zaman kilidi gibi teknolojilere dayalı olarak, BTC zincirinde zorunlu çekme/kaçış kabini benzeri bir işlev inşa ettiler; kullanıcılar kendi BTC'leri üzerinde kontrol sahibi olabilir, kritik anlarda varlıklarını güvenilir olmayan bir şekilde zorla geri çekebilirler.
Ayrıca, ZK ve TEE'ye dayalı olarak "dinamik gizli komite" kavramını, kısaca "DHC" olarak önerdiler. İlk olarak, bu, belirli bir donanım satın alındığında ve belirli bir varlık teminatı eklendiğinde, ağa katılmak için erişim gerektirmeyen varlık teminatına dayalı bir ağdır.
Eğer şu anda dünya genelinde 1000 düğüm varsa, DHC'yi nasıl oluşturursunuz? Diyelim ki, şu anda bir varlık yönetim platformu bu hizmeti kullanıyor ve 10 dakikalık bir MPC/TSS komitesi oluşturması gerekiyor, eşik değeri 7/10 (basit bir anlayışla daha güvenli bir çoklu imza), yani 1000 düğümden geçici olarak 10 düğüm seçip, bir komite oluşturarak eşik imza işlemi yapacaklar, 10 dakikanın sonunda dağılacak ve yeni bir düğüm grubu oluşturacaklar.
Bunun için Ring VRF algoritmasını oluşturdular, ZK ile gizlilik koruması yaptılar, her döneminde 10 seçilen kişinin kimliği bilinemez, seçilenler bile bunu bilmez (bu kısımda TEE kullanıldı).
Bu tasarımın iki avantajı vardır, birincisi DHC dinamik, geçici ve gizli olduğu için kötü niyetli bir eylemde bulunmak istiyorsanız, sınırlı bir süre içinde 10 kişiden 7'sini hacklemeniz veya rüşvet vermeniz gerekir, ancak gizlilik koruması nedeniyle bu 10 kişinin kim olduğunu bilemezsiniz; ikincisi, DHC üyeleri birbirlerinden gizlenmiş olduğundan, komploların önlenmesi mümkün hale gelir, çünkü birbirlerinin kimlikleri bilinmediği için doğal olarak komplo kuramazlar. Komplo kurmanın önlenmesi çok önemlidir çünkü çoğu merkezi çok imzalı sistemler, komplo sorununu çözmekte zorluk çekerken, onların çözümleri komploları önleyebilir.
Bu durumda, tüm ağın çoğu düğümünü hacklemeden veya mekanizma tasarımını kırmadan bunu başaramazsınız. Yani, DHC tabanlı varlık yönetimi, güvenliği açısından tüm ağın güvenliği ile temelde eşdeğerdir.
TEE (Güvenilir Çalışma Ortamı) kullanımı hakkında uzmanlar şunları açıkladı: TEE aslında bir kara kutudur, programlar ve veriler şifreli olarak saklanabilir ve kara kutunun içinde çalıştırılabilir, hatta cihazın operatörü bile TEE'nin içinde ne çalıştığını bilmez.
TEE kullanılmadığında, düğüm operatörleri belirli yollarla mevcut DHC katılımcılarının hesaplarını gözlemleyebilir ve hatta seçim programına saldırabilirler. TEE eklendiğinde, program ve verilerin bir kara kutuda çalıştırılması gibi olur, bu nedenle düğüm operatörleri TEE içinde saklanan hesap, anahtar gibi bilgilere ulaşamaz.
Daha önce biri sormuştu, eğer TEE kullanıyorsak, neden ZK ve MPC/TSS gibi teknolojilere de ihtiyaç var? Aslında bu, sistemin genel güvenliğini artırmak içindir. TEE tabanlı bir düğüm çalıştırıldığında ve bu düğüm arızalandığında, MPC/TSS'nin kendisi zaten iyi bir hata toleransı sunduğundan, ağ hala normal şekilde çalışabilir. Yani, MPC ve TSS, TEE tabanında hata toleransı özelliklerini artırabilir. Ayrıca ZK ile DHC katılımcılarının gizliliği korunabilir ve komplo yapılması engellenebilir. Kısacası, TEE+MPC+ZK gibi bileşik bir teknoloji seçilmesi, sistemin güvenliğini maksimum düzeyde sağlamaktadır.
Önceleri birçok kişi eleştiriyordu, TEE'nin daha merkezi bir uzaktan kimlik doğrulama yöntemine sahip olacağını söyleyerek; örneğin, SGX kullanıldığında, Intel gibi merkezi şirketlerin etkisi devreye girecekti. Ancak, uzaktan kimlik doğrulama programını akıllı sözleşme biçiminde gerçekleştirdiler, böylece kimlik doğrulama yöntemi merkeziyetsiz hale gelebilir (Scroll ve Taiko da benzer bir yaklaşım kullandı). Intel bir gün bir sorun yaşasa bile, bu program yine de çalışmaya devam edebilir.
Diğer bir uzman, düğüm çalıştırma programının son derece otomatik olduğunu, TEE'nin ana işlevinin, istemcide gizli tutulması gereken program ve verileri, normal insan-makine etkileşiminden ayrıştırmak olduğunu ancak bazı temel unsurları, örneğin oturum açma, etkileşim gibi arayüzleri koruyacağını belirtti. Düğümü başlattığınız sürece, sonrasında doğrulama yapması veya zincire SGX Proof göndermesi fark etmez, tüm program otomatik olarak ve TEE kara kutusunun içinde çalışmaktadır.
TEE donanımı, düğümün dışa gönderdiği her bilgiye bir etiket koyar, böylece dışarıdan bu düğümün TEE içinde çalışıp çalışmadığını doğrulamak kolaylaşır. Eğer TEE içinde çalışmıyorsa, zincir üzerinde yer alan akıllı sözleşmeler bu düğümün teminat varlıklarına Slash uygulayacaktır.
Merkeziyetsiz emir defteri ticaret platformunun tasarımı hakkında uzmanlar şunları ifade etti: CEX'in birçok dezavantajı var, örneğin kullanıcı varlıklarını kötüye kullanabilir, içindeki likiditeyi manipüle edebilir ve fiyatları düşürebilir; DEX bu sorunları büyük ölçüde çözmesine rağmen, TPS kısıtlamaları ve çok zincirli likidite parçalanması gibi zorluklarla da karşı karşıya.
İdealize edilmiş bir ticaret platformu modeli, merkeziyetçi bir performans deneyimine sahip olmanın yanı sıra, merkeziyetsiz güvenilirlik, veri doğrulama ile tüm zinciri (full chain) kapsayan, tüm zincir varlıkları ve tüm zincir cüzdanlarıyla bağlantı kurabilen bir platformdur. Onların hedefi, böyle bir platform haline gelmektir.
Kendi Layer2 ve uygulama zinciri karışımına benzer bir mimariye sahipler, ağda sabit sıralayıcı düğümleri var, ardından yüzlerce Validator bulunuyor, ancak bu düğümler arasında doğrudan bir mutabakat yok, sıralayıcıdan en son işlem verilerini alıyorlar, ardından işlemleri gerçekleştiriyorlar ve bloklar oluşturmak için paketliyorlar.
Farklı düğümlerin veri güncellemelerinin tutarlılığını sağlamak için, ICP, Solana gibi yüksek performanslı halka açık blok zincirlerinde Verifier akıllı sözleşmelerini dağıttılar. Bu şekilde düğümler, yerel olarak üretilen blok başlıklarını doğrudan Verifier sözleşmesine gönderiyor. Çoğu düğüm tarafından sunulan blok başlıkları tutarlı olduğu sürece, uzlaşma sağlanmış olarak kabul ediliyor. Bunu yapmalarının ana nedeni, farklı Validator düğümleri arasında sık iletişim nedeniyle ortaya çıkan maliyetleri düşürmek ve TPS'yi maksimum düzeye çıkarmaktır.
Şunu belirtmek gerekir ki, blok başlığını veya Block Hash'i Bitcoin zincirine OP_Return opcode'u gibi bir yöntemle senkronize edeceklerdir, bu aslında bloğu Bitcoin bloğuyla köprülemek anlamına gelir ve geri dönüşü engeller.
Zorunlu çekim/kaçış kabini fonksiyonu hakkında, kullanıcı varlıklarının bakiye anlık görüntülerini ICP, IPFS veya Arweave gibi düşük maliyetli depolama platformlarında saklayan modüler bir varlık yönetim çözümü benimsemişlerdir. İhtiyacınız olduğunda bu platformlardan verileri okuyabilirsiniz. Block Hash'lerini Bitcoin zincirine kaydedeceklerdir; bu Block Hash'lere dayanarak Arweave gibi yerlerden elde ettiğiniz durum anlık görüntülerinin sorunlu olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
Zorunlu çekim fonksiyonu açısından, bu modülü belirli bir ağın üzerine inşa ettiler, varlık anlık görüntüsünü doğrulamak için birden fazla halka açık blok zincirinde akıllı sözleşmeler aracılığıyla, platformda gerçekten xx miktarında paranın bulunduğunu belirleyebilir ve ardından kendi paranızı güvence cüzdanından zorla çekebilirsiniz.
Düğümün ICP ve Arweave'ye durum anlık görüntüleri göndermesini sağlamak için tembellik yapmadan nasıl garanti edileceği konusunda bir uzman şunları açıkladı: Anlık görüntü verilerini göndermekle sorumlu belirli düğümler vardır, bu düğümlerin veriyi göndermesi yeterlidir. Dikkate değer bir nokta, doğrulayıcı düğümlerin önce blok başlıklarını göndermesi, ICP ve Solana zincirindeki Doğrulayıcı sözleşmelerinin tutarlılığı onaylaması, doğrulandıktan sonra özel düğümlerin ICP ve Arweave gibi yerlere blok başlıklarına karşılık gelen durum anlık görüntülerini göndermesidir. Uzun bir süre boyunca gönderim yapılmazsa veya gönderilen anlık görüntü ile blok başlığı eşleşmiyorsa, Slash cezasıyla karşılaşacaktır.
Başka bir proje uzmanı, BTC tabanlı stabilcoin protokollerini tanıttı: Aslında yaptıkları şey, kullanıcıların BTC teminat göstererek stabilcoin ödünç almasını sağlamak, MakerDAO'ya benzer. Ancak bu tür bir platformun özünde varlık yönetimi özellikleri bulunmaktadır; BTC'nin güvenli bir adrese teminat olarak yatırılması gerekmektedir, bu anahtar noktadır. Doğrudan bir ağın MPC/TSS hizmeti sunmasına izin verebilirler ve BTC varlıklarını bu ağ tarafından barındırılan Bitcoin Taproot adresine yatırabilirler. Kullanıcılar BTC'yi bu Taproot adresine yatırdıktan sonra, bu parayı diğer platformlara aktarabilir ve stabilcoin basımına katılabilirler.
Oracle seçimleri hakkında, uzman şunları belirtti: Bir yandan, zincir üzerindeki likiditesi yüksek DEX'lerde WBTC'nin fiyatını referans alabilirler; diğer yandan, zincir dışı veri kaynaklarından fiyat alabilecek on kadar düğüm seçmeleri gerekiyor. Son olarak, medyan algoritmasıyla makul bir değer elde ediyorlar, aslında Chainlink'in prensibine oldukça benzer.
Ancak, zincir üzerindeki fiyatlandırma olduğu için, fiyat eğrisi kesinlikle CEX'teki gibi saniye seviyesinde hassas olamaz, muhtemelen saat seviyesinde hassas olabilir. Eğer fiyat, kısa bir süre içinde ani bir sıçrama yaparsa, bu medyan algoritması otomatik olarak dengelemeye yardımcı olacaktır, bu da tasfiye mekanizmasının sorun yaşamasını sağlamaz. Tasfiye mekanizması ise aslında MakerDAO'ya oldukça benzer.
Son olarak, uzmanlar projelerinin iki tanesini tanıttı.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
BTC ekosisteminde yeni keşif: Varlık yönetim planları突破 ve BTCFi gelişim perspektif analizi
Ana Metin
Bitcoin ekosistemi her zaman insanların ilgi odağı olmuştur, ancak BTC Layer2 kısa bir refah döneminin ardından tekrar dip noktasına düştü ve bu durum bazı kişilerin BTC ikinci katman anlatısının mantıklılığından şüphe duymalarına neden oldu; ayrıca, çoğu BTC saklama çözümü çoklu imza/MPC modelinden kurtulamıyor, bu da BTC ekosisteminin gelişimini sınırlayan önemli bir darboğaz haline geldi.
Bu konuda, bitcoin ekosistemi ve Layer2 yapısının mevcut durumu, bitcoin varlıklarının saklanmasıyla ilgili sorunlar, varlık saklama planlarının benzersiz tasarımı, uygulama zincirine dayalı borsalar ve BTCFi projelerinin prensipleri üzerine ilgili uzmanları davet ettik ve tartışmalar yaptık. Uzmanlardan biri, çoğu bitcoin ikinci katmanının sahte bir kavram olduğunu belirtti; herkesin gerçekten yapması gereken, BTC'nin uygulama alanlarını genişletmek, özellikle BTCFi'dir.
Aşağıda bu konuşmanın metin kaydı bulunmaktadır:
Uzmanlar, çoğu Bitcoin ikinci katmanının "WBTC-Ethereum" modelinin dışına çıkmadığını, özellikle EVM tabanlı Layer2'lerin, "kaynak zincirde varlıkların kilitlenmesi, hedef zincirde eşleşen varlıkların mintlenmesi" ile sınırlı olduğunu belirtiyor. Bu, Bitcoin'in WBTC yöntemiyle Ethereum'a geçiş yapmasından temel bir fark taşımıyor. Üstelik, çoğu ikinci katmanın çapraz zincir köprü kısımları, hatta WBTC kadar güvenli ve güvenilir bile değil.
Bitcoin için "ölçeklendirme" basit bir sahte kavram ve sahte bir ihtiyaçtır; gerçek acil ihtiyaç, uygulama alanlarını genişletmektir. Babylon gibi projeler, Bitcoin'in potansiyelini serbest bırakan kaliteli örneklerdir; Bitcoin'in POS blok zincirinin ekonomik güvenliğine güç katmasını sağlar ve işlevsellik açısından Bitcoin'i genişletir.
BTCFi, daha çok Bitcoin'in finansal senaryolarını genişletmekle ilgili, bu BTC Layer2'nin anlatımından daha detaylıdır ve odak noktası da daha yoğundur. Bitcoin zincirinde yıllardır o kadar çok BTC uyku durumunda kalıyor ki, birçok eski OG, Bitcoin'lerini soğuk cüzdanlarda tutmayı tercih ediyor, finansal etkinliklere katılmak yerine. Bunun temel nedenleri, birincisi çoğu platformun varlık güvenliğini gerçekten sağlayamaması, ikincisi ise çekici bir şeyin eksikliği. Eğer BTCFi gelişimini tamamladıysa, Bitcoin ekosistemindeki birçok sorunu değiştireceğine inanıyorum.
Uzmanlar, birçok BTC büyük sahibinin varlıklarının faiz kazanma ihtiyacı olduğunu düşünüyor, ancak bunun için yeterince güvenli bir yere yatırılması gerekiyor. Birçok büyük yatırımcı veya büyük kurum varlık güvenliğine çok önem veriyor, hatta adım atarken çok dikkatli davranıyorlar; varlıklarını bir platforma yatırmaya istekli olup olmadıklarının gerekli koşulu güvenlik.
Babylon örneğinde olduğu gibi, aslında Babylon'un bir kusuru var, bu da BTC büyük sahiplerini çekmesini engelliyor, çünkü cezalandırma mekanizması bulunuyor. Babylon'un mekanizma modelinde, BTC staking yoluyla bir PoS uygulama zincirine ekonomik güvenlik sağlıyor ve karşılığında bu uygulama zincirinin token'ını teminat ödülü olarak alıyor. Ancak bu uygulama zincirinin token'ı, elinizde tuttuğunuz gerçek BTC ile kıyaslandığında aslında bir hava parası gibi. Ve PoS staking sürecine katılırken, BTC'nin cezalandırılması mümkün; yani kazanılan ödül bir yığın hava parası olabilir ve bedeli ise gerçek BTC'nizi kaybetmek olacaktır, bu da büyük sahipler için kabul edilmesi zor bir durumdur.
Benzer bir mantıkla, çünkü çoğu BTCFi projesinin katılımcılara sağladığı teşvikler temelde Alt Coin'dir, bu insanlar seni dinlemek istiyorlarsa, en iyisi yaptığın şeyin yeterince güvenli olmasını sağlamak, işte bu da varlık güvenliğinin değeridir.
Uzmanlar, BTC için güveni azaltan bir varlık yönetim çözümü tanıttı ve kullanıcılara zorunlu çekim, kaçış kapsülü gibi mekanizmalar sunarak BTC'nin BTCFi gibi senaryolara güvenli bir şekilde katılımını sağladı. Ayrıca, çapraz zincir köprüleri, yeniden staking, BTC bazlı stabilcoinler, oracle'lar, zincir üstü ticaret platformları gibi hizmetler için BTC yönetim tesisleri sağlıyorlar.
Daha anlaşılır bir şekilde özetlemek gerekirse, çünkü BTCFi neredeyse tamamen zincir dışı bileşenlere bağımlıdır, BTC'niz zincir dışı bir şeyle etkileşime girmeye çalıştığında, BTC'nin hala güvenliğini nasıl sağlayabilirsiniz? Bu, varlık saklama yöntemleri ile ilgilidir. Çoğu köprü ve ticaret platformu ile Defi platformlarının temel işi varlık saklamadır; varlıklarınızı üçüncü bir tarafa emanet edersiniz, ihtiyaç duyduğunuzda geri alırsınız, ancak fonların saklayıcı tarafından çalınmamasını veya alıkonulmamasını nasıl garanti edebilirsiniz, ayrıca izinsiz bir şekilde Bitcoin'i BTC zincirine zorla geri nasıl alabilirsiniz, bunlar düşünülmesi gereken konulardır.
Buna dayanarak, önceden imzalanmış, Taproot ve zaman kilidi gibi teknolojilere dayalı olarak, BTC zincirinde zorunlu çekme/kaçış kabini benzeri bir işlev inşa ettiler; kullanıcılar kendi BTC'leri üzerinde kontrol sahibi olabilir, kritik anlarda varlıklarını güvenilir olmayan bir şekilde zorla geri çekebilirler.
Ayrıca, ZK ve TEE'ye dayalı olarak "dinamik gizli komite" kavramını, kısaca "DHC" olarak önerdiler. İlk olarak, bu, belirli bir donanım satın alındığında ve belirli bir varlık teminatı eklendiğinde, ağa katılmak için erişim gerektirmeyen varlık teminatına dayalı bir ağdır.
Eğer şu anda dünya genelinde 1000 düğüm varsa, DHC'yi nasıl oluşturursunuz? Diyelim ki, şu anda bir varlık yönetim platformu bu hizmeti kullanıyor ve 10 dakikalık bir MPC/TSS komitesi oluşturması gerekiyor, eşik değeri 7/10 (basit bir anlayışla daha güvenli bir çoklu imza), yani 1000 düğümden geçici olarak 10 düğüm seçip, bir komite oluşturarak eşik imza işlemi yapacaklar, 10 dakikanın sonunda dağılacak ve yeni bir düğüm grubu oluşturacaklar.
Bunun için Ring VRF algoritmasını oluşturdular, ZK ile gizlilik koruması yaptılar, her döneminde 10 seçilen kişinin kimliği bilinemez, seçilenler bile bunu bilmez (bu kısımda TEE kullanıldı).
Bu tasarımın iki avantajı vardır, birincisi DHC dinamik, geçici ve gizli olduğu için kötü niyetli bir eylemde bulunmak istiyorsanız, sınırlı bir süre içinde 10 kişiden 7'sini hacklemeniz veya rüşvet vermeniz gerekir, ancak gizlilik koruması nedeniyle bu 10 kişinin kim olduğunu bilemezsiniz; ikincisi, DHC üyeleri birbirlerinden gizlenmiş olduğundan, komploların önlenmesi mümkün hale gelir, çünkü birbirlerinin kimlikleri bilinmediği için doğal olarak komplo kuramazlar. Komplo kurmanın önlenmesi çok önemlidir çünkü çoğu merkezi çok imzalı sistemler, komplo sorununu çözmekte zorluk çekerken, onların çözümleri komploları önleyebilir.
Bu durumda, tüm ağın çoğu düğümünü hacklemeden veya mekanizma tasarımını kırmadan bunu başaramazsınız. Yani, DHC tabanlı varlık yönetimi, güvenliği açısından tüm ağın güvenliği ile temelde eşdeğerdir.
TEE (Güvenilir Çalışma Ortamı) kullanımı hakkında uzmanlar şunları açıkladı: TEE aslında bir kara kutudur, programlar ve veriler şifreli olarak saklanabilir ve kara kutunun içinde çalıştırılabilir, hatta cihazın operatörü bile TEE'nin içinde ne çalıştığını bilmez.
TEE kullanılmadığında, düğüm operatörleri belirli yollarla mevcut DHC katılımcılarının hesaplarını gözlemleyebilir ve hatta seçim programına saldırabilirler. TEE eklendiğinde, program ve verilerin bir kara kutuda çalıştırılması gibi olur, bu nedenle düğüm operatörleri TEE içinde saklanan hesap, anahtar gibi bilgilere ulaşamaz.
Daha önce biri sormuştu, eğer TEE kullanıyorsak, neden ZK ve MPC/TSS gibi teknolojilere de ihtiyaç var? Aslında bu, sistemin genel güvenliğini artırmak içindir. TEE tabanlı bir düğüm çalıştırıldığında ve bu düğüm arızalandığında, MPC/TSS'nin kendisi zaten iyi bir hata toleransı sunduğundan, ağ hala normal şekilde çalışabilir. Yani, MPC ve TSS, TEE tabanında hata toleransı özelliklerini artırabilir. Ayrıca ZK ile DHC katılımcılarının gizliliği korunabilir ve komplo yapılması engellenebilir. Kısacası, TEE+MPC+ZK gibi bileşik bir teknoloji seçilmesi, sistemin güvenliğini maksimum düzeyde sağlamaktadır.
Önceleri birçok kişi eleştiriyordu, TEE'nin daha merkezi bir uzaktan kimlik doğrulama yöntemine sahip olacağını söyleyerek; örneğin, SGX kullanıldığında, Intel gibi merkezi şirketlerin etkisi devreye girecekti. Ancak, uzaktan kimlik doğrulama programını akıllı sözleşme biçiminde gerçekleştirdiler, böylece kimlik doğrulama yöntemi merkeziyetsiz hale gelebilir (Scroll ve Taiko da benzer bir yaklaşım kullandı). Intel bir gün bir sorun yaşasa bile, bu program yine de çalışmaya devam edebilir.
Diğer bir uzman, düğüm çalıştırma programının son derece otomatik olduğunu, TEE'nin ana işlevinin, istemcide gizli tutulması gereken program ve verileri, normal insan-makine etkileşiminden ayrıştırmak olduğunu ancak bazı temel unsurları, örneğin oturum açma, etkileşim gibi arayüzleri koruyacağını belirtti. Düğümü başlattığınız sürece, sonrasında doğrulama yapması veya zincire SGX Proof göndermesi fark etmez, tüm program otomatik olarak ve TEE kara kutusunun içinde çalışmaktadır.
TEE donanımı, düğümün dışa gönderdiği her bilgiye bir etiket koyar, böylece dışarıdan bu düğümün TEE içinde çalışıp çalışmadığını doğrulamak kolaylaşır. Eğer TEE içinde çalışmıyorsa, zincir üzerinde yer alan akıllı sözleşmeler bu düğümün teminat varlıklarına Slash uygulayacaktır.
Merkeziyetsiz emir defteri ticaret platformunun tasarımı hakkında uzmanlar şunları ifade etti: CEX'in birçok dezavantajı var, örneğin kullanıcı varlıklarını kötüye kullanabilir, içindeki likiditeyi manipüle edebilir ve fiyatları düşürebilir; DEX bu sorunları büyük ölçüde çözmesine rağmen, TPS kısıtlamaları ve çok zincirli likidite parçalanması gibi zorluklarla da karşı karşıya.
İdealize edilmiş bir ticaret platformu modeli, merkeziyetçi bir performans deneyimine sahip olmanın yanı sıra, merkeziyetsiz güvenilirlik, veri doğrulama ile tüm zinciri (full chain) kapsayan, tüm zincir varlıkları ve tüm zincir cüzdanlarıyla bağlantı kurabilen bir platformdur. Onların hedefi, böyle bir platform haline gelmektir.
Kendi Layer2 ve uygulama zinciri karışımına benzer bir mimariye sahipler, ağda sabit sıralayıcı düğümleri var, ardından yüzlerce Validator bulunuyor, ancak bu düğümler arasında doğrudan bir mutabakat yok, sıralayıcıdan en son işlem verilerini alıyorlar, ardından işlemleri gerçekleştiriyorlar ve bloklar oluşturmak için paketliyorlar.
Farklı düğümlerin veri güncellemelerinin tutarlılığını sağlamak için, ICP, Solana gibi yüksek performanslı halka açık blok zincirlerinde Verifier akıllı sözleşmelerini dağıttılar. Bu şekilde düğümler, yerel olarak üretilen blok başlıklarını doğrudan Verifier sözleşmesine gönderiyor. Çoğu düğüm tarafından sunulan blok başlıkları tutarlı olduğu sürece, uzlaşma sağlanmış olarak kabul ediliyor. Bunu yapmalarının ana nedeni, farklı Validator düğümleri arasında sık iletişim nedeniyle ortaya çıkan maliyetleri düşürmek ve TPS'yi maksimum düzeye çıkarmaktır.
Şunu belirtmek gerekir ki, blok başlığını veya Block Hash'i Bitcoin zincirine OP_Return opcode'u gibi bir yöntemle senkronize edeceklerdir, bu aslında bloğu Bitcoin bloğuyla köprülemek anlamına gelir ve geri dönüşü engeller.
Zorunlu çekim/kaçış kabini fonksiyonu hakkında, kullanıcı varlıklarının bakiye anlık görüntülerini ICP, IPFS veya Arweave gibi düşük maliyetli depolama platformlarında saklayan modüler bir varlık yönetim çözümü benimsemişlerdir. İhtiyacınız olduğunda bu platformlardan verileri okuyabilirsiniz. Block Hash'lerini Bitcoin zincirine kaydedeceklerdir; bu Block Hash'lere dayanarak Arweave gibi yerlerden elde ettiğiniz durum anlık görüntülerinin sorunlu olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
Zorunlu çekim fonksiyonu açısından, bu modülü belirli bir ağın üzerine inşa ettiler, varlık anlık görüntüsünü doğrulamak için birden fazla halka açık blok zincirinde akıllı sözleşmeler aracılığıyla, platformda gerçekten xx miktarında paranın bulunduğunu belirleyebilir ve ardından kendi paranızı güvence cüzdanından zorla çekebilirsiniz.
Düğümün ICP ve Arweave'ye durum anlık görüntüleri göndermesini sağlamak için tembellik yapmadan nasıl garanti edileceği konusunda bir uzman şunları açıkladı: Anlık görüntü verilerini göndermekle sorumlu belirli düğümler vardır, bu düğümlerin veriyi göndermesi yeterlidir. Dikkate değer bir nokta, doğrulayıcı düğümlerin önce blok başlıklarını göndermesi, ICP ve Solana zincirindeki Doğrulayıcı sözleşmelerinin tutarlılığı onaylaması, doğrulandıktan sonra özel düğümlerin ICP ve Arweave gibi yerlere blok başlıklarına karşılık gelen durum anlık görüntülerini göndermesidir. Uzun bir süre boyunca gönderim yapılmazsa veya gönderilen anlık görüntü ile blok başlığı eşleşmiyorsa, Slash cezasıyla karşılaşacaktır.
Başka bir proje uzmanı, BTC tabanlı stabilcoin protokollerini tanıttı: Aslında yaptıkları şey, kullanıcıların BTC teminat göstererek stabilcoin ödünç almasını sağlamak, MakerDAO'ya benzer. Ancak bu tür bir platformun özünde varlık yönetimi özellikleri bulunmaktadır; BTC'nin güvenli bir adrese teminat olarak yatırılması gerekmektedir, bu anahtar noktadır. Doğrudan bir ağın MPC/TSS hizmeti sunmasına izin verebilirler ve BTC varlıklarını bu ağ tarafından barındırılan Bitcoin Taproot adresine yatırabilirler. Kullanıcılar BTC'yi bu Taproot adresine yatırdıktan sonra, bu parayı diğer platformlara aktarabilir ve stabilcoin basımına katılabilirler.
Oracle seçimleri hakkında, uzman şunları belirtti: Bir yandan, zincir üzerindeki likiditesi yüksek DEX'lerde WBTC'nin fiyatını referans alabilirler; diğer yandan, zincir dışı veri kaynaklarından fiyat alabilecek on kadar düğüm seçmeleri gerekiyor. Son olarak, medyan algoritmasıyla makul bir değer elde ediyorlar, aslında Chainlink'in prensibine oldukça benzer.
Ancak, zincir üzerindeki fiyatlandırma olduğu için, fiyat eğrisi kesinlikle CEX'teki gibi saniye seviyesinde hassas olamaz, muhtemelen saat seviyesinde hassas olabilir. Eğer fiyat, kısa bir süre içinde ani bir sıçrama yaparsa, bu medyan algoritması otomatik olarak dengelemeye yardımcı olacaktır, bu da tasfiye mekanizmasının sorun yaşamasını sağlamaz. Tasfiye mekanizması ise aslında MakerDAO'ya oldukça benzer.
Son olarak, uzmanlar projelerinin iki tanesini tanıttı.